Yıllar sonra bir gece vakti, geldi yine yazma perilerim... öncesinde eskiden neler yazmışım diye bir göz attım bloguma ve gördüm ki yazılarımın kalitesi gittikçe düşmüş. Mutluluk ve yazı yazmak ters orantılı anladığım kadarıyla yani ne kadar mutsuzluk ve acı varsa kalemi de o kadar güçlü oluyormuş insanın demek ki...
Bir de sorumluluklar meselesi var tabii ki sakin kafayla sessizce yazı yazmak daha mümkünken sakince oturabileceğin max 1 saatin olunca gün içinde, yazı yazmak şöyle dursun temel ihtiyaçlarını karşılamaya anca fırsat bulabiliyor insan. Bazen şikayet etsem de hayatımda yaşadığım en muhteşem duygu anne olmaktı. Bu yüzden çoğu kez şükrediyorum bir çocuğum olduğuna. Bu günlerinde geçeceği ve yazı yazabilecek bolca zamanım olacağına dair inancımı tazelemeye çalışıyorum her gün... Bu satırları da kaydediyorum ki sonuçta yazılanlar bir gün yaşanıyor mutlaka, daha önceki yazdıklarımı yaşarken buluyorum kendimi... örneğin; doğup büyüdüğüm şehrin üstüme geldiğinden ve mümkün olsa orayı terk edeceğimden söz etmişim bir zamanlar ve yaklaşık 5 yıldır memleket hasretiyle yanıp tutuşuyorum. Elbette ki sık sık gidiyorum ama yeterli gelmiyor, yine orada yaşamak istiyorum tamamen. Zamanında kıymetini bilmediğim, kaçıp uzaklaşmak istediğim ne varsa mumla arıyorum şimdi... Yine her zaman olduğu gibi acı bir şekilde deneyimledim bunu da ve yine her zamanki gibi pişman olmayacağımı sandığım kararlar alıp dibine kadar pişman oldum. Neden böyle sahi insan? Bir zamanlar istediği şeyin, şu an içinde yaşarken; geçmişe özlem duyması, geriye dönmek istemesi, pişman olması şu an yaşadığı durumdan sıkılmak mı sebebi yoksa sorumlulukların altında ezilmek mi yoksa mutlulukla ilgili problemleri mi ? Bilmiyorum belki de biliyorum ama kendime bile itiraf edemiyorum... emin değilim. Yorgun ve uykusuzum... deliksiz uyumak istiyorum sadece... uyandığımda her şey düzelmiş, güzelleşmiş ve kolay olsun istiyorum.
Ben eski ben olayım, yaşım 18 olsun, tek derdim sınavlar olsun. Soğuktan donmuş ellerimle, Kültürpark'ta otobüsün gelmesini bekleyeyim sessizce, bir cuma akşamı mesela... Zamanın acımasızlığından ve insanların ne kadar da unutkan olduğundan bir haber halimle... O an orada özleyeceğim bir geçmişim de olmadığı için anı yaşayabildiğime şükredeyim ve kıymetini bileyim her şeyin ve herkesin. Pişman olacağım kararlar almayıp kimsenin kalbini kırmamaya söz vereyim kendime...
Keşke böyle bir imkan verilseydi. Şu kısacık dünya hayatında her şey çok daha güzel olurdu. Bazı beklentiler ahirete bırakılmak zorunda kalmazdı. Ama hayatın işleyişi bu, elden bir şey gelmiyor ne yazık ki... yazılanı yaşayacağız mecbur, öyleyse güzel şeyler yazılmış olacağına dair umudumuzu yitirmeyelim bundan sonrası için ve dua edelim de her şey en üst seviyede iyi ve güzel olsun hayatımızda, hayalimizi yaşarken bulalım kendimizi💕
Yorumlar
Yorum Gönder